English            Latin   

برای دریافت مطالب جدید به این آدرس www.azoh.net  مراجعه فرمایید

Yeni Adresimiz www.azoh.net

New Address www.azoh.net 

گفتنی است این سایت آرشیو مطالب منتشر شده از اسفند 89 تا دی 92 و همچنین از مهر 94 تا شهریور 95 را شامل می شود
 

Artum Dinc

by Azerbaycan Fedrasiyonu Isvec Afi

Sévgili oxuyucu; insan haqq ve hürriyetlerinden yanaysan; bireysel vicdan, irade ve éylem qabiliyetini ortaya qoyma zamanı gelib çatmadı mı? Bu yazı; dünyada artıq çağdışı sayılan ama İran’da uyğulanmaqda olan irqçi görüş temelinde, Farslaşdırma politikalarına DUR démek üçün “Farsca Orucu Günü” kampanyasını başlatmaq amacı ile bir ortaq düşünce ve éylem yürütme çağrısıdır.

Günümüz şertlerinde şexsler arası güc rabiteleri tamamıyla siyasi iqtidarların kontrolu qabsamına girmiş sayılmaz. Bireyler siyasi iqtidarların belirledikleri/dayatdıqları amacların dışına çıxıb xususi rabitelerinde hardasa tamamen, toplumsal rabitelerinde ise qismen öz istenc ve tercihleri ile öz iktidar sahelerini yönedebilmekdedirler.

Quramsal (téorik) çerçeveler ve idéolojik görüşler, uyğulanabiler olduqları ölçüde; içi boş birer ‘katéqorik iddia ve söylem’ mahiyetinden çıxıb ‘étkili ve dönüşdürücü güc ya da éylem’ mahiyetine bürünerler. Dolayısıyla ‘idéal sayılan söylem’, ‘gérçek eylem’e dönüşerek heyata géçer. İran’da basqıçı Farslaşdırma uyğulamalarına qarşı, Türkler terefinden aparılan direniş sürecine -söylemler ile éylemler arasındaki ilişki ve etkileşimin tutarlılığı ve géçerliliyi açısından- baxıldığında; anlamlı ölçüde bir çelişki/tenaquz ve dağınıqlıqdan söz aparılabiler.

Bugün étibarı ile sürdürülmekde olan direnişin biçim ve içerigi, xususen uyğun ‘söylem’ ve ‘stratéjik öngörü’ gelişdirme açısından ele alındığında; umumiyetle ‘kor-dağınıq éylemler’in yanı sıra gérçek toplumsal yaşam sahelerinde sürdürülebiler proje ve planlamadan yoxsun ‘içerigi doldurulub temellendirilmemiş iddialar’ silsilesi ile qarşı qarşıya olduğumuz söylenebiler.

Bunun üçündür ki İran’da sürdürülmekde olan Farslaşdırma sorununa qarşı, Türklerin ortaya qoyduqları yazılı, sözlü, görüntülü vb. médyatik ortamlarda; ‘ne étmeliyik?’, ‘quramsal/téorik boşluq vardır’, ‘uyğulanabiler stratejik öngörü, plan ve programımız yoxdur’, ‘bunalım/kriz yönetimi gücümüz yox’, ‘gérçek toplumsal zeminlerde sürdürülebiler étkili éylemler silsilesi boşluğu’ vs. kimi böyük soru işaretleri daşıyan qayğılandırıcı beyanlar; her géçen gün yéniden üredilerek/tolid édilerek gündemin temel mövzu ve sorunu halına gelmekdedir.

Burada amacım söz qonusu temel sorunları dartışmaq déyil, Şubat/Fevral’ın 21’i (İsfend’in 2’si) münasibeti ile, resmi rabiteler düzeyinde Türkce’nin yasaqlandığı ve Türk medeniyyetinin KÜLTÜR-QIRIMI politikalarına tabé tutulduğu İran’da; Türkce’nin işlevselleşmesi ve Türk medeniyyetinin sürdürülmesi stratejisini güden görüşler doğrultusunda kiçik, sade ama sürdürülebiler ve étkili bir éyleme geçme önerisinde bulunmaqdır. Bu éylem; az maliyetle/hezineyle sonucları kontrol édilebilen, şexisler terefinden uyğulanabilen barışcıl-sivil bir éylemdir.

Dünya Ana Dili Günü münasibeti ile ilde bir günlük “Farsca Orucu” éylemi!

Éylemin ‘neliyi’, ‘niyeliyi’ ve ‘néceliyi’ ile bağlı açıqlamalar aşağıda özetlenmiş biçimde vérilmekdedir:

1.       “Farsca Orucu” nedir?

“Farsca Orucu” éylemi İran’da uyğulanmaqda olan Farslaşdırma ve KÜLTÜR-QIRIMI sürecine DUR déme adına, barışcıl ve sivil bir tepki qalıbıdır. Her il Şubat/Fevral’ın 21’inde (İsfend’in 2’sinde) Dünya Ana Dili Günü münasibeti ile bir gün boyunca Türklerin olduğu her yérde, her tür/cüre resmi ve xususen de resmi olmayan iletişim/irtibatat biçimlerinde (oxuma, yazma, dinleme, izleme, danışma vs. kimi); gönüllü olaraq Farsca’nı dévre dışında tutma éylemidir. Dolayısıyla ilde bir günlük Farsca’nı qullanmama/istifade étmeme éylemidir.

2.       “Farsca Orucu” néce uyğulanabiler?

Bu bir yöntem meselesidir. Deyişik durumlarda söz qonusu durumsal şertlere uyğun biçim ve yöntemlerle; şexislerin yétenek/istédad, imkan, irade ve séçimine bağlı olaraq gérçekleşdirilebiler. Temel amac, gündelik iletişimlerde/irtibatlarda Farsca’nın bir gün boyunca istifade édilmemesidir. Bu amac aşağıda vérilen biçimlerde uyğulanabiler:

2.1. Her türlü/cüre Farsca yazılı metinleri (hem dijital ortamlarda: bilgisayar, cib telefonu, iPod, MP3 çalar vb.; hem de dijital olmayan ortamlarda: kağaz üzeri, postér, tablo vb. kimi yazıları) oxumaqdan gönüllü olaraq qaçınmaq ve imtina étmek.

2.2. Her türlü/cüre Farsca görsel ékran ve sehneleri (TV kanalları, intérnét siteleri, sinema perdeleri, tiyatro sehneleri vb. kimi görselleri) izlemekden gönüllü olaraq qaçınmaq ve imtina étmek.

2.3. Her türlü/cüre Farsca éşidsel seslendirmeleri (radyo kanalı, müzik parçası, Farsca canlı danışma vb. kimi éşidselleri) dinlemekden gönüllü olaraq qaçınmaq ve imtina étmek.

2.4. Her türlü/cüre Farsca yazma ve yazışma davranışından (hem dijital ortamlarda: bilgisayar, cib telefonu, iPod, MP3 çalar vb.; hem de dijital olmayan ortamlarda: kağaz üzeri, postér, tablo vb. kimi metinler yazmaqdan) gönüllü olaraq qaçınmaq ve imtina étmek.

2.5. Her türlü/cüre Farsca danışmaq ve niyet bildiriminden (hem dijital ortamlarda: intérnét, cib téléfonu vb.; hem de dijital olmayan ortamlarda: üz-üze görüşmeler kimi irtibatlarda) gönüllü olaraq qaçınmaq ve imtina étmek.

3.       “Farsca Orucu” ne üçün uyğulanmalıdır?

Bu bir étki-tepki meselesidir. İran’da siyasi otorite içinde yuvalanmış irqçi anlayışın iqtidarının étki alanını/dairesini/qabsamını bir günlük olmuşsa da daraldıb Türkce’nin doğma sahesini -Türklerin yaşadığı her yéri- Farsca’nın işqalından arındırıb qurtarma mahiyetinde olacaq olan bu sivil girişim, aşağıdaki sonucların ortaya çıxmasına sebeb olabiler:

3.1. Sonucları kontrol édilebilen bir girişimle -temelde bireysel, sonucda ise toplumsal olaraq- Türkler arasında kimliksel haqq ve hürriyetlere dair bilinc ve işbirliyinin artması ve yayğınlaşmasına yol açabiler.

3.2. Bu bilincli girişim gündelik yaşam sahesinin hududlarını aşıb bütün toplumsal ilişki sahelerine -tehsil, iqtisad, hüquq, hüner, siyaset vb.- sıçrayabiler.

3.3. Türk olmayan milletler xususen Farslar arasında, Türklerin uğradıqları haqsızlıqların alğılanıb anlaşılmasına yol açaraq küresel ve yérel ölçeklerde Türklerin haqlı teleblerinin seslendirilmesi ile bağlı müsbet bir kamuoyu/efkar-i umumi oluşumuna sebeb olabiler.

3.4. İran’da siyasi otorite yapısının içinde kristallaşmış/berkimiş olan irqçi ve şovenist Farsçı odaq, mehfil ve kesimler bu biçimde bir éyleme, hüquqi herhankı bir ceza kesemeyecekleri üçün, mezlum insanların umumi iradesi -sivil itaetsizlik- qarşısında neqeder gücsüz olduqlarını ayırd édebilecekler.

3.5. Bu şekilde bir bilincli ve medeni girişim sadece bir günlük olmuşsa da, böyük bir olasılıqla İran’daki ticari, iqtisadi, tehsil, yoldaşlıq vb. kimi toplumsal rabiteleri ciddi bir biçimde étkileyebiler. Bu durum siyasi otoriteni ciddi sıxıntılara soxabiler ve ardından bezi basqıçı uyğulamaların ortadan qaldırılmasına zemin hazırlayabiler.

Sonucda buna benzer étkili, az hezineli ve medeni éylem ve girişimler; basqıçı irqci otoritelerin zülmüne uğramış xalqlar terefinden tékrar-tékrar tékrarlanarsa, haqqın dirçelmesi uğruna arzulanan temelli deyişimlerin gérçekleşmesi mümkün olabiler. Çünkü bu türden/növden girişimlerin gérçekleşmesini gerekdiren güc; basqıçı otoritelerin déyil, zülme ve haqsızlığa uğramışların bireysel vicdan ve istenclerinde/iradelerinde saxlıdır. Dolayısıyla, buradaki sorumluluq/mesuliyet zalime déyil, haqq telebinde bulunan mezluma düşmekdedir.

Burada bu éylem biçiminin, Türklerin yoğunluqla/çoxlu sayıda yaşadıqları ve hardasa benzer basqı ve KÜLTÜR-QIRIMI politikalarına meruz tutulduqları Efganıstan, Çin, Rusya, Gürcüstan, Ukrayna, Almanya, Bulqarıstan, Yunanıstan, Suriye, Misir, İraq vd. ölkelerde éyni günde Türkler terefinden uyğulanmasının isabetli olacağını anımsatmaq/xatırlatmaq yararlı olacaqdır.

Dekke'de Ana Dili Anıdı/Abidesi Dilin Sorunsallaşması ile Bağlı Bezi Notlar:

Dünyada çeşidli insan qruplarının danışdığı 6700 deyişik dilin yarısı, yox olma tehlükesi ile qarşı qarşıyadır (3).

UNESCO dillerin insan uyğarlığının bir qazanımı olaraq yox olma tehlükesine diqqet çekmek ve onu önlemek amacıyla, 1999’da Şubat/Fevral’ın 21’i (Hicri Güneş Tarixi ile 1379,11,02) gününü “Dünya Ana Dili Günü” olaraq élan étdi.

Ana Dili; toplumsal bilimlerde, uşağın doğulduğu ortamın/mühitin içinde (ailede) toplumsal ve fiziksel çévresi ile qurduğu ilişkide öyrenerek istifade étdiyi ilk dile déyiler.

Dil ya da tam anlamıyla déyilerse “Ana Dili”, şexslerin mensubu olduqları étnik kimlik ve kültürlerini oluşduran temel sermaye sayılar. Müsellet kültürden ferqli olan kültür ve dillerin işlevsellik ve süreyenliyini sağlayan dévinim/dinamik ve mekanizmaların uyğulanmasını engelleyen ve dahası onları yasaqlayan siyasi otoriteler, yox étme hedeflerine aldıqları milli ve étnik azınlıqların sembolik varlıqlarını, deyerler sistémini, yapısal xususiyyetlerini, tarixi ve ictimai hafizelerini, sünnet ve deblerini, yaradıcılıq ve güncelenme imkanlarını da ortadan qaldıraralar.

Modernlik dönemi ile birlikde başlayan senayéleşme, millet-dövletleşme, tek tipleşdirme ve standardlaşdırma sürecleri qabsamında siyasi otoriteleri böyük bir ölçüde étkileyib ele géçiren irqçi ve ayrımçı ideolojileri temsil éden güc merkezleri, medeni ve dilsel ferqlikleri sorunsallaşdıraraq yox étmeye çalışmışdırlar. Batılı gücler terefinden bir “deyer qalıbı” olaraq bölgeye ermağan getirilmiş “üstün irq” düşünce ve anlayışı İran sınırları/hududları içinde bulunan qéyri Fars milletlerin varlıqlarını sürdürebilme imkanlarını qısıtlayaraq olumsuz étkilemişdir. Dolayısıyla 1925’den beri İran’da ortaya çıxmış olan “étnik edaletsizlikler sorunu”nun yérli dinamiklerin étkisinden ziyade, sömürgeçi/istémarçı güclerin dayatmaları sonucunda ortaya çıxdığı söylenebiler.

Batıdan idxal édilmiş millet-dövlet modélini uyğulamaya çalışan yérli otoriteler, medeni tek tipleşdirme (kültür-qırımı) siyasetleri qabsamında; tek resmi dil, tek tehsil dili, tek irtibat dili ve tek yazı dili siyasetlerini basqı ve cezalandırma yolu ile uyğulayaraq diger dilleri dil-qırımı sürecine tabé tutmuşdurlar.

Bir yandan başat/müsellet kültürden ferqli olan kültürlerin “kültür-qırımı politikaları”na tabé tutulması, diger yandan siyasi otoritelerin hakimiyet sahelerini temel alan “siyasi serhedler” ile “medeni ve dilsel serhedler”in birbirileriyle örtüşmeme olğusu; medeni ve dilsel ferqlikler gérçeyini bir “güvenlik meselesi” mahiyetine dönüşdürmüşdür.

Günümüzde küreselleşme olğusunun yaratdığı şertler, bir yandan üreden/tolid éden kültürler ve dillerin yayılması ve işlevselleşmesi üçün elave fürsetler yaratdığı düşünülerken diger yandan üretkenlikleri/tolid étme qabiliyetleri engellenmiş kültür ve dillerin de qorunması, sürdürülmesi ve işlevselleşmesi üçün qısıtlı da olsa bezi elverişli fürsetlerin ortaya çıxdığı söylenebiler. Sonucda günümüz şertlerinde yaşam éhtiyaclarını en çox qarşılayabilen, dolayısıyla da daha çox üredebilen/tolid édebilen kültür ve diller daha çox yayılma ve işlevsel olma olanağına sahib olacaqları açıqdır.

Toplumlar ve kültürler arası ilişki ve étkileşimlerde dilin qonumu güc rabiteleri döngüsünden ayrı tutulabilmez. Xususen irqçilik, ayrımçılıq, asimilasyon ve kültür-qırımının uyğulandığı (İran kimi) ölkelerde; “dil ve tehsil saheleri” (oxullar/medreseler, bilyurdlar/ünivérsiteler) “siyasetin savaş méydanları” sayılar.

Ana Dili’nde Tehsil Meselesi:

Dil ile zihni gelişim arasında sıx bir paralellik olduğu uzmanlar terefinden tesbit édilmiş bir gérçeklikdir. Cenin ana qarnından étibaren hissétdiyi seslere qarşı hessasdır. Körpe anasının sesini diger seslerden ayırd éder. Fransa’da 4 günlük ve Amerika’da 2 aylık körpeler üzerinde yapılan bir denemede/testde; körpelerin öz dillerine ayid sözleri yabancı/özge dildeki sözlerden ayırd édebildikleri görülmüşdür.  Bélelikle şexsin, anadili ile olan zéhni rabitesi, ömür boyu sürecek derin bağlarla hörüldüyü düşünülebiler (1).

Uşaq oxul/medrese çağına gelene dek temel dil istédadlarını qazanar. Öyrendiyi sözcüklerle düşüner, çévresi ile bağlantısını sözcüklerle qurar. Uşağın zehni gelişimi, başqalarını anlaması, özünü anladması ve qurduğu rabitelerle dil öyrenimi süreci olarq bilinen zihini fealiyetler neticesinde öyrendiyi dil vasitesi ile mümkün olar.

Oxullar Siyasetin Savaş Méydanları

Ana dillerinden başqa basqın yabancı/özge bir dilde tehsil alan şexsler, her şeyden önce oxula/medreseye ayaq basdıqları ilk günlerde “medeni aşağılanmışlıq ve heqaret duyğusu”na meruz qaldıqları üçün, umumiyetle “psikolojik şok” ve “kimlik alğısı bunalımı” yaşayarlar. Duyğu ve düşüncelerini bildikleri dilde, dile getirebilmedikleri üçün “özgüven”lerini ya da özlerine étimadlarını itirerek fikir gelişdirici ve qerar vérici déyil, öz kimliyi ile meselesi olan “teqlidçi” ve “itaetçi” şexsiyet qalıblarına bürünmeye yatqın olarlar.

Bélelikle uşağın zehni fealiyet ve yaradıcılıq qabiliyeti zedelener. Başqa bir déyişle uşaq fizki ve toplumsal çévreden gelen uyarıcılara qarşı véreceyi tepkileri oluşdurmaqda çetinlik yaşayar.Uşaq, oxulun/medresenin ilk günlerine qeder içinde yaşadığı fiziki ve insani mühit ile qurduğu rabitelerde anladığı ve anlamlandırdığı anlamlar dünyasını birdenbire işlevsiz ve hetta cezalandırıcı bular. Çévresi ile bağlı bildiyi her şey oxulun/medresenin eşiyinde qalar. Ders kilaslarında öyrendikleri, televizyonda izledikleri, radyodan éşiddikleri, kitablarda oxuduqları, defterinde yazdıqları ve duyğu ve düşüncelerini anladmaq istediyi dil, artıq “bildiyi dil” déyil, “bilmediyi” bir dilde olmalıdır.

MÜSELLET DİL’e Ödül, HEDEF DİL’e Ceza

Bir yandan özünü anladmaq üçün çetinlik çeker, diger yandan bilmediyi bir dili doğru-düzgün istifade édebilmediyi sebebiyle cezalandırıldığı üçün eziklik ve aşağılanmışlıq duyğusuna qapılar. Öyrenmek üçün müsellet kültüre mensub olan yoldaşından qat qat daha çox emek vérer, ama géne de umumiyetle ondan bir néçe atdım géride qalma éhtimalı yüksekdir. Çünkü bildiyi ve anladığı her şey, artıq heçbir işe yaramaz olmuşdur. Yox édilme hedefine alınmış medeniyyetin mensubu olan uşaq, hem “yéni bir dil”i, hem de toplumda qabiliyetli bir şexs olabilmesi üçün öyrenmesi gereken şeyleri “bilmediyi bir dil”de öyrenmeye mecbur édilmişdir. Öz ana dilinin işlevsizliyini ve mensubu olduğu étnik ve medeni kimliyinden ötürü cezalanıb aşağılandığını yaşayan uşaq; telim ve terbiye ortamı olan oxuldan/medreseden nifret éderek uzaqlaşmaq isteyer. Öz aile üzvleri, öyretmenleri ve oxul yoldaşları ile çatışmaya/zidleşmeye, çévresine küsmeye ve özüne ayid olan şeyleri ehemiyetsiz görüb özünden uzaqlaşmaya başlayar.

Jim Cummins’e göre ferqli kültürlerden gelen uşaqlar basqın dilde tehsil almağa başlayanda, uşaqla valideleri arasındaki irtibat kesilir ve pédaqojinin temel qaydası olan, uşağın tecrübe éderek qazandığı bilgiler üzerinden tehsilin sürdürülmesi ilkesi/prensibi ixlal édilir. Uşağa birbaşa ya da ima yoluyla “öz medeniyyetini oxul qapısının éşiyinde bıraxacaqsan” déyildiyi üçün, uşaq özünü reddédilmiş olaraq hissedir ve uşağın öyrenme mühitine feal qatılımı engellenmiş olur (2).

Uşağın duyğu ve düşünce yapısı, davranış qalıbları ve alğılama mekanizmaları basqı altında qaldığı, cezalandırıldığı ve işlevsiz qılındığı üçün, uşaq bu yapısal qalıbları ve işlevsel sürecleri yeniden qurmağa çalışar. Bu yéniden başladılan “duyğu, düşünce ve davranış mühendisliyi” süreci (İran’da Farslaşdırma süreci), uşağın şexsiyetinin gelişimini olumsuz yönde étkilemekdedir.

Tehsil dili medeniyyetin intiqalı ve sürdürülmesi üçün en étkili vesiledir. Öz ana dillerinde tehsil alabilmeyen şexsler, öz kültür unsurlarını öyrenmek ve öyredmekden yoxsun/mehrum bıraxılmış sayılarlar. Dolayısıyla étnik kimlik ve kültürlerini nesilden nesile intiqal étdirme haqları engellenmiş olar ve medeni süreyenliklerini sağlayabilmezler.

Çox-kültürlü ve çox-étnikli ölkelerde tek bir dilin tehsil dili olarq dayadılması, diger kimlik ve kültürlerin yox édilmesi anlamına geler. Bu sürec toplumbilimde “kültür-qırımı” olaraq tanımlanar. Başqa bir déyişle müsellet millt xaric, diger hedef milletler bir imha ve yox édilme sürecine tabé tutulmuş sayılarlar.

Ana dillerinden başqa yabancı/özge bir dilde tehsil alan toplumlarda tehsilli şexslerin sayısı ve tehsil düzeyleri, öz ana dillerinde tehsil almış başat/müsellet toplumlardakıların sayı ve düzeyinden daha düşük miqdarda olduğu istatistiksel/amarı vérilerle tesbit édilmişdir. 2006 (1385) sayımının vérileirine göre ana dilleri Farsca olan –İsfahan, Simnan, Yezd ve Şiraz kimi- bölgelerde tehsillilerin sayısı %90 iken, Beluçistan’da %68, Kürdistan’da %75 oranında ya da mizanındadır. Bu edaletsiz dağılım yüksek/ali tehsil düzeyinde daha da böyük reqemlerle temsil édilmekdedir (3). Bu durum diger toplumsal yaşam sahelerinde de étkisini göstererek ezilen kültür ve kimliklere mensub şexslerin toplumsal yükselme hiyérarşisindeki “başarı heddi”ni azaldmaqdadır. Dolayısıyla ézilen ve qırım siyasetine tabé tutulmuş olan “medeniyyetin, süreyenlik ve işlevsellik xususiyyeti” géderek ortadan qalxar.

ABD’de 1991’inci ilde azınlıq dili İspanyolca’nı danışan 2 min 352 öyrencini qabsayan ve Ramirez terefinden aparılan bir araşdırmanın sonucları diqqet çekicidir. Araşdırmada öyrenciler üç ferqli qrup ve tehsil programına tabé tutulur. Birinci qrup sadece İngilisce, ikinci qrup 1-2 il İspanyolca tehsilden sonra İngilisce, üçüncü qrup ise 4-6 il İspanyolca tehsilden sonra İngilisce tehsil alır. Sonrasında anadilinde uzun süre tehsil alan qrup géderek İngilisce’ni anadili düzeyinde istifade édebilir. Araşdırma qrupları içinde en başarısızı, anadilinde héç tehsil almayan qrup olur. Bu grubun üzvleri sonraki merhelelerde de diger derslerde, öz yaşıd grubunun başarı heddinin çox altına düşür (4).

Milletlerarası Sözleşmelerde Anadili Tehsili Haqqı*:

Günümüz insanının ortaq deyerleri arasında İnsan Haqları, Uşaq Haqları ve Dil Haqları Évrensel Bildirgeleri; insanın tehsil ve anadilinde tehsil haqqını xususiyle vurğulayar. Uşağın şexsiyetinin sağlıqlı gelişmesi açısından, anadilinde tehsil almasının vazgeçilmez ehemiyete sahib olduğu, bilimsel araşdırma ve gözlemler/müşahideler sonucunda ortaya çıxmış bir gérçekdir. Bu sebebden dolayı milletlerarası sözleşmelerde özününe mexsus yéri vardır.

Bugün dünyada azınlıq haqlarının neler olduğu déyil, azınlığın tanımı/terifi ile bağlı dartışmalar sürmekdedir. Ancaq azınlıqların sahib olması gereken haqların listesi ve içeriyi géderek génişleme eyilimindedir.

BM, Avrupa Şurası, AGİT, Avrupa Birliyi kimi dövletler üstü topluluqların fealiyetlerinde azınlıqların haqlarına xususi ehemiyet vérilmekdedir. Azınlıqların ya da başqa bir déyişle ferqli olanların içinde bulunduqları toplumun zenginliyi olduğu anlayışı yérleşmekdedir.

Çéşitliliyin, çoxulçu démokratik bir ölke üçün tehlüke déyil, birleşdirici ve zenginleşdirici bir unsur olduğu artıq ortaq görüşdür.

Gelişme, çoxunluğun sahib olduğu haqların tamamının azınlıqlara, yanı ferqli olanlara da tanınması yönündedir.

Dünyadaki gelişmeleri görmek üçün anadilinde tehsilin numunelerine ve milletler arası anlaşmalara, tarixin gelişimine baxmaq yéterlidir.

BÖLGESEL VE AZINLIQ DİLLERİ ŞERTİ

Avrupa Şurası Nazirler Qurulu terefinden qebul édilen 'Bölgesel ve Azınlıq Dilleri Avrupa Şerti' 1992'de imzaya açılmışdır. Adı çekilen sözleşme beş bölümden oluşmaqdadır.

Birinci bölümde, resmi olmayan dil tanımlaması yapılmaqdadır.Resmi dillerin diyaléktikleri, dövletin xususi bir sahesi olaraq teriflenebilmeyen "Yerel Olmayan Dilleri” ve xususi anlaşmalar ayrı tutulmaqdadır. Qol çeken dövletler bölgesel ve azınlıq dillerini tanımlamaq ve bildirmekle mükellef olmuşdurlar.

İkinci bölümde temel alınan hedef ve İlkeler/prensipler sıralanmışdır:

Bölgesel ve Azınlıq Dillerinin tanınması,

Ehatesinde olduqları coğrafi bölgeye sayğı gösterilmesi,

Bu dillerin yararına sayğı ve müsbet davranış gösterilmesi,

Bu dillerin öyredilmesi ve bu dillerde öyrenim görme zemaneti,

Bu dilleri danışabilmeyenler üçün öyrenim asanlığı sağlanması,

Ayrımçılığın qaldırılması,

Dil qrupları arasında qarşılıqlı sayğı ve anlayışın artdırılması,

Bu dillerin menfeetlerini temsil édecek orqanların qurulması,

Yérli olmayan diller haqqında şert ilkelerinin uyğulanması.

Üçüncü bölüm ise bölgesel ve azınlıq dillerinin toplumsal yaşamda istifadesinin artdırılması üçün tedbirler alınmasını şert qoşmaqdadır:

Tehsilde,

Edliye ve idari işlerde,

İctimai xidmetlerde,

Metbuat ve neşriyatda,

Medeni fealiyet ve tedbirlerde,

İqtisadi ve ictimai yaşamda,

Serhedler ötesi rabitelerde …

Dördüncü bölüm sözleşmenin uyğulanmasını içermekdedir.

ANA DİLİ’NİN İSTİFADESİ ile BAĞLI DİGER MİLLETLERARASI SENEDLER

Birleşmiş Milletler Teşkilatı, AGİT, UNESCO ve Avrupa Şurası çerçevesinde qeleme alınan milletlerarası senedlerdeki ana dilinin istifadesi ve ana dilinde tehsille bağlı qerarları içeren sözleşme ve bildirgeler:

# 26.06.1945 tarixli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi

Bu senedde ana dilinde tehsille bağlı xususi bir madde düzenlenmemiş olmaqla birlikde, teşkilat amaclarıyla bağlı düzenlenen 1.madde de "İnsan haqlarına ya da temel azadlıqlara irq, cinsiyet, dil ya da din ferqi quymadan sayğı duymanı teşviq étmek ve bunu yérleşdirmek" déyilmekde ve bu maddenin teşkilatın bütün üzvlerini bağladığı vurğulanmaqdadır.

# İnsan Haqları Évrensel Bildirgesi

Bu senedde de medeni haqlar mövzusunda xususi düzenleme yapılmamaqda, bildirgenin 2.maddesinde irq, renk, cinsiyet, dil, din, milli yada toplumsal köken ferqlilikleri sebebiyle insanlar arasında ayrımçılıq yapılamayacağı vurğulanmaqdadır.

# Milletlerarası İqtisadi, İctimai ve Medeni Haqlar İlqarı

1966’da imzalanan ve bağlayıcı mahiyeti olmayan ilqarın 13., 14., ve 15.maddeleri ana dilinde tehsille bağlı birbaşa qerar içermeyen ama tehsilin herkes üçün temel bir haqq olduğunu vurğulayan daha ayrıntılı qerarları qabsamaqdadır.

# Milletlerarası Medeni ve Siyasi Haqlar İlqarı

1966’da imzalanan ve 1976 da icraya giren bu ilqarın 27.maddesi "étnik, dini ve dilsel azınlıqların bulunduğu ölkelerde, bu azınlığa mensub şexslerin öz qruplarına mensup şexslerle birlikde öz kültürlerini yaşamaq, öz dinlerinin gereyini uyğulamaq ve öz dillerini istifade étmek haqqı yadırğanabilmez déyilmekdedir.

# Milli ya da Étnik, Dini ve Dil azınlıqlarına Üzv Şexslerin Haqları Mövzusunda Birleşmiş Milletler Teşkilatı Bildirgesi

Birleşmiş Milletler Teşkilatı Umumi İclası 18,11,1992 tarixinde aldığı qerarla yayınladığı bu sened ile azınlıqlara üzv şexslerin haqları arasında, öz medeniyyetini yaşama haqqı, öz dilini istifade étme haqqı, mensubu olduğu azınlıqlarla bağlı qerar alma mekanizmalarına qatılma haqqı, dernek ya da encümen qurma ve bunları konturol étme haqqı, başqa ölkelerde yaşayan éyni grubun diger bireyleri ile barışçı rabiteler qurma haqqını saymışdır.

# Tehsil Ayrımçılığına Qarşı UNESCO Sözleşmesi

Medeni haqlar mövzusunda en ehemiyyetli senedlerden birisidir. 1962'de icraya giren bu senede 84 ölke teref qonumundadır. Sözleşmenin 5/1-ci maddesinde “üzv dövletler, Milli azınlıq mensublarına öz tehsil fealiyetlerini aparma haqqını tanımanın ehemiyyetli olduğunu qerarlaşdırmışlar. Bu fealiyet öz dillerinin istifadesini veya tehsilini sağlamağı da içerecekdir” déyilmekdedir. Éyni senedde “dini veya dilsel sebeblerle ayrı tehsil sistemi oluşdurmaq ya da tehsil qurumları qurmanın” öyrencilerin ana-atalarının teleb étmesi ve bu tehsil qurumlarına qatılmanın mecburi olmaması şertiyle haqq olduğunu vurğulamışdır.

# XIV. UNESCO Umumi Konféransında Qebul Édilen Bildirge

Bu senedde "Her medeniyyetin sayğı duyulması ve qorunması gereken bir sayğınlığı vardır. Her xalq öz medeniyyetini gelişdirme haqq ve vezifesine sahibdir" deyilmekdedir. 1978’de yapılan UNESCO Umumi Konféransı'nda tesvib édilen bildirgede, "bütün şexslerin ve qrupların ferqli olmaq, özlerini ferqli görmek ve béle qebul olunmaq haqları vardır" İfadesi ya da beyanı yér almaqdadır.

# AGİK Çerçevesinde Medeni Haqlar

01.08.1995 tarixinde Helsinki Nehayi Senedi'nin imzalanması ile sonuclanan Avrupa Güvenlik ve İşbirliyi Konféransı'nda insan haqq ve hürriyyetlerine irq, cinsiyet, dil ve din ayrımı yapılmayaraq sayğı gösterilmesi, siyasi, medeni, iqtisadi, ictimai haqq ve hürriyyetlerinin tam olaraq gelişmesi üçün gerekli diger haqq ve hürriyyetlerin teşviq édilib gelişdirilmesinin Helsinki Nehayi Senedi'ne teref olan dövletlerin mesuliyyetinde olduğu tesvib édilmişdir. AGİK çerçevesinde medeni haqlarla bağlı düzenlenen bir diger sened de 1990 tarixli Kopenhag Senedi'nde milli azınlıq üzvlerinin öz étnik, medeni, dil ve dinle bağlı kimliklerini azadca qoruma, gelişdirme haqqına ve öz istekleri xaricinde asimile édilmeme haqqına sahib olduqları bildirilmişdir.

Éyni senedde milli azınlıq mensublarına, ana dillerini xususi heyatlarında ve ictimai yaşamda azadca istifade étmeleri ile bağlı ayrı bir madde daha düzenlenmişdir.

Başqa bir madde de "azınlıqlara öz ana dillerinin öyredilmesi ya da ana dillerinin resmi merciler ya da meqamlar nezdinde mümkün olduğu ölçüde ve gerekli olduğu teqdirde istifade édilmesini sağlayacaq tedbirlerin alınması, tehsil qurumlarında tarix ve medeniyet tedrisi çerçevesinde milli azınlığın tarix ve medeniyyetinin de göz önünde tutulması senede teref olan dövletlerin mesuliyyeti olaraq bildirilmişdir.

"Héç kimse istediyi dili xususen ana dilini öyrenmekden men édilebilmez"

Bu da Avrupa İnsan Haqları Sözleşmesi çerçevesinde qurulan Ad Hoc Komitesinin (qısa müddetli ve tek bir vezife üçün qurulan komitenin) menimsediyi qerardır. Avrupa Şurası'nda bölge ve azınlıq dilleri ile bağlı géçici olaraq oluşdurulan komitenin sözleşme metni 1992'de imzaya açılmışdır.

Azınlıq dillerin qorunması ve gelişmesi ile bağlı en ayrıntılı düzenlemeleri içermesine rağmen dillerin istifadesine bağlı şexsi haqq getirmekden çox 'dövletler sözleşme hökümlerini icra édeceyi dilleri teyin étmekde serbestdir' anlayışı meseleni bütünü ile dövletlerin teşebbüsüne terk étmekdir. Ancaq muhacir işçilerin sözleşme qabsamı xaricinde tutulduğunu bildirmek lazımdır.

# Milli Azınlıqların Qorunması Haqqında Çerçeve Sözleşme

Avrupa Şurası'nda 01,02,1995'de imzaya açılan, bu sened de meseleye bağlı çeşitli hökümler içermekdedir.

"Çoxulçu ve gérçekden démokratik bir toplum, bir milli azınlığa üzv şexslerin étnik, medeni ve dini kimliklerine sayğı duyulmasını, bu kimliyi açıqlamaq, qorumaq ve gelişdirmek üçün gerekli olan şertlerin oluşdurulmasını sağlamaq mecburiyyetindedir."

Sözleşmeye teref olan ölkeler, milli azınlığa üzv şexsleri xususi yaşamında olduğu kimi ictima ile bağlı rabitelerinde de, sözlü ya da yazılı olaraq azınlıq dilini azadca ve engellemeden istifade étme haqqını tanımanı üstlenerler.

Qaynaqlar:

(1) Karacan, Elvan. (2000). “Bebeklerde ve Çocuklarda Dil Gelişimi”, Klinik Psikiyatri. Sf: 263-268. Ankara. Şebeke Bağlantısı: http://www.klinikpsikiyatri.org/files/journals/1/87.pdf (Erişim: 05.02.2011).

(2) Sayar, Havva. (2007). “Anadilde Eğitim Zihinsel Gelişmenin Temeli”,BİA Net Xeber Sitesi. Şebeke Bağlantısı: http://bianet.org/bianet/bianet/92292-anadilde-egitim-zihinsel-gelismenin-temeli (Erişim: 11.02.2011).

(3) Peyvadi, Said. (2011). “İran ve Meseléyi bé Namé Zebané Maderi”, Radio Farda. Şebeke Bağlantısı:

http://www.radiofarda.com/content/f11_iran_unesco_mother_language_day/2316504.html (Erişim: 21.02.2011).

(4) Ramirez, J. D., Yuen, S. D., & Ramey, D. R. (1991). “Longitudinal study of structured English immersion strategy, early-exit, and late-exit transitional bilingual education programs for language-minority children”. San Mateo, CA: Aguirre International.

Ayrıca baxabilersiniz: Jeanne Rennie, ERIC. (1993). “ESL and Bilingual Program Models”, Şebeke Bağlantısı:

http://www.cal.org/resources/digest/rennie01.html (Erişim: 02.02.2011)

(*) Bu başlıq altındaki metin ilk paragraf xaric, Azerbaycan Türkcesi’ne uyarlanaraq vérilen bağlantıdan alınmışdır. Şebeke Bağlantısı: http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=9157 (Erişim: 28.01.2011)

Share/Save/Bookmark
 
آدرسهای ما - Follow us

YouTube

 -----

Facebook

----- 

Twitter